İstanbul - İBB'ye 'Yolsuzluk' soruşturması: İddianame 40'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi - 7 / Ek bilgilerle
İstanbul - İBB'ye 'Yolsuzluk' soruşturması: İddianame 40'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi - 7 / Ek bilgilerle
İstanbul - İBB'ye 'Yolsuzluk' soruşturması: İddianame 40'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi - 7 / Ek bilgilerle
Haber Giriş Tarihi: 11.11.2025 16:45
Haber Güncellenme Tarihi: 11.11.2025 16:45
Kaynak:
DHA
Ayşe GÜREL / İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 'Yolsuzluk' soruşturması kapsamında İBB iddianamesi hazırlandı.Hazırlanan iddianamede İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ile 105'i tutuklu 402 şüpheli yer aldı. İmamoğlu'nun 142 eylemle ilgili olarak, 828 yıl 2 aydan, 2 bin 352 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi.Hazırlanan iddianame 40'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
İddianamede Ekrem İmamoğlu'nun, 'Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma', 'Rüşvet' 'Suç Gelirlerinin Aklanması', 'Kamu Kurum ve Kuruluşları Zararına Dolandırıcılık' suçlarından, suç örgütünün kurucusu ve lideri olması dolayısıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/5’inci maddesi uyarınca örgütün faaliyeti çerçevesinde örgüt mensupları tarafından işlenen 'Kişisel Verilerin Kaydedilmesi', 'Kişisel Verileri Ele Geçirme ve Yayma', 'Suç Delillerini Gizleme', 'Haberleşmenin Engellenmesi', 'Kamu Malına Zarar Verme', 'Rüşvet Alma' 'Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma' 'İrtikap', 'Kamu Kurum ve Kuruluşları Zararına Dolandırıcılık', 'Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerini Aklama', 'İhaleye Fesat Karıştırma', 'Çevrenin Kasten Kirletilmesi', 'Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet', 'Orman Kanunu’na Muhalefet', 'Maden Kanunu’na Muhalefet' suçlarından, iddianameye konu olan 142 eylemle ilgili olarak cezalandırılması talep edildi.
'MADDİ MENFAATE DAYALI KURULDUĞU'
Hazırlanan iddianamede, Ekrem İmamoğlu liderliğinde kurulan 'İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü' nün silahlı olmadığı, maddi menfaate dayalı ve fikir amaçlı kurulduğu, bundan kaynaklı örgütün gerçekleştirdiği eylemlerinde daha çok kamunun kendilerine sağlamış olduğu gücü kullandıkları belirtildi. Ayrıca hem örgüte üyeliği bulunan şüphelilerin hem de örgütün oluşturduğu 'Sisteme' para aktaran şüphelilerin kendi çıkarlarının da örgüt çıkarlarıyla paralel nitelikte olmasından kaynaklandığı, 'Sisteme' doğrudan veya dolaylı olarak para aktarmak zorunda kalan mağdur kişilerin ise örgütün kamusal gücünden korktuklarının anlaşıldığı tespit edildi. İddianamede, liderliğini şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun yapmış olduğu suç örgütünün yöneticiliğini şüpheliler Murat Ongun, Ertan Yıldız, Fatih Keleş, Adem Soytekin, Murat Gülibrahimoğlu ve Hüseyin Gün’ün yaptığı bilgisi yer aldı. Öte yandan Tuncay Yılmaz, Mehmet Murat Çalık, Resul Emrah Şahan, Yakup Öner, Mustafa Akın, Cevat Kaya, Seza Büyükçulha ve Mehmet Pehlivan arasında herhangi bir örgüt yöneticisi olmaksızın doğrudan örgüt liderine bağlı hareket edip liderden almış oldukları emir ve talimatları yerine getirildiği tespit edildi. 'Suç örgütünün üye ya da yöneticilerinin bir kısmı, örgüt liderinde olduğu gibi kamu görevlilerinden oluşmaktadır' denilen iddianamede, örgütün yapılanmasının da kamu kurumları içerisindeki ilişkilerle oluştuğu ve kamunun sağlamış olduğu nüfuz ve kaynakları kullanarak örgütün büyümesinin gerçekleştiği, örgüt içerisindeki şüphelilerin örgüt içi hiyerarşik yapıdaki bulundukları pozisyonla örgüt üyesi ya da yöneticilerin resmi görevleri olan kamu kurumu içerisindeki görev tanımları arasında farklılıklar mevcut olduğu belirtildi.
'GELİRLERİN "SİSTEME" AKTARILDIĞI
Hazırlanan iddianamede, örgüt içerisindeki hiyerarşik yapıda yönetici pozisyonda bulunan şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun, Cebeci bölgesinde bulunan maden sahalarını 2019 sonrası örgüt lideri şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun bilgisi dahilinde satın almaya başladığı, 2021 tarihinden sonra ise İSTAÇ uhdesinde olan ve şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun tekelleştirdiği resmi hafriyat alanlarının İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kullandırılmayarak maden sahasının bulunduğu, hafriyat gelirlerinin şüphelinin şirket hesaplarına yatırılarak 'Sisteme' sokulduğu tespit edildiği yazıldı.Gülibrahimoğlu’nun, şüpheliler Hakan Karaniş, Hüseyin Köksal, Tuncay Yılmaz, İbrahim Bülbüllü ve Fatih Keleş ile çok yakın ilişkilerde olduğu iddianamede yer aldı. Diğer yandan şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun üzerindeki malların bir kısmının İmamoğlu ve örgütün en etkin yöneticisi olan Fatih Keleş’e ait olduğu ve bu şekilde tıpkı örgüt yöneticilerinden Adem Soytekin gibi örgüt adına finansal sorumlu olduğu bilgisi yer aldı. Örgüt içerisinde yönetici pozisyonda bulunan şüpheli Adem Soytekin’in müteahhit olduğu, belediye içerisinde herhangi bir sıfat ya da sorumluluğu bulunmamasına karşın; örgütte yönetici pozisyonunda yer almasından ötürü İBB’ye bağlı iştiraklerden olan KİPTAŞ A.Ş.’ye ait çıkılan ihalelerin kimlere verileceği, ödemelerin nasıl ve ne zaman yapılacağı, ihaleye davet edilecek firmanın kimler olacağı, daire satışlarının serbest bırakılması gibi önemli süreçleri yürüttüğü tespit edildiği de aktarıldı.
İddianamede ayrıca, "Cumhuriyet Halk Partisinin ülke genelinde ve yerelde gerçekleşen seçimlerin güvenilirliğine ve seçmenin iradesini etkilemeye, demokratik düzeni etkilemeye yönelik, sistematik ve süreklilik arz edecek şekilde müdahalede bulunduğu anlaşılmakla, Cumhuriyet Halk Partisi hakkında Anayasa'nın 68 ve 69. maddeleriyle 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 101. ve devamı maddeleri uyarınca gereğinin taktir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığımızca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirimde bulunulmuştur" denildi.
İddianamede, Yakup Öner’in Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nde mühendis olmasına rağmen, İmamoğlu’nun sağladığı nüfuzla müdür Elçin Karaoğlu’na emir ve talimat verdiği, bu yolla 'Sisteme' ciddi miktarda para akışı sağladığı belirtildi. Hüseyin Köksal’ın, Murat Ongun ile birlikte hareket ettiği, Ongun’a Medya A.Ş. ve Kültür A.Ş. yönetiminde destek verdiği, kendisine veya ortak olduğu firmalara usulsüz ihaleler verildiği, böylece hem şahsına hem de örgütün 'Sistemi' ne menfaat sağladığı aktarıldı. Necati Özkan’ın, örgüt yöneticisi Hüseyin Gün ile birlikte 'Siyasal ve Askeri Casusluk' suçlaması kapsamında yargılandığı, uçtan uca şifreli mesajlaşma uygulamaları üzerinden yurtdışına bilgi aktardığı iddia edildi. Ali Sukas’ın, Ertan Yıldız ile birlikte hareket ettiği, Ağaç A.Ş. Genel Müdürü sıfatıyla Yıldız’dan aldığı talimatlarla ihalelerin hangi firmalara verileceğini belirlediği tespit edildiğine de yer verildi. Mehmet Pehlivan’ın, örgütün hukuk ekibinde yer aldığı, avukatlık görevine aykırı davranışlarda bulunduğu ve tutuklu bulunan bazı şüphelilere baskı yaptığı belirtildi. İbrahim Bülbüllü’nün, örgüt yöneticisi Fatih Keleş'e bağlı olarak hareket ettiği, örgütün kuruluşu olan Beylikdüzü döneminden beri aktif olduğu ve sonrasında kendisini Ekrem İmamoğlu’nun hukuk danışmanı olarak tanıttığı da aktarıldı. Bülbüllü’nün, müteahhitlerle irtibata geçerek rüşvet temininde aracılık yaptığı, örgüt adına parasal kontrol ve yönetimi sağladığı, bu yolla hem kendisine hem de örgüt sistemine maddi çıkar sağladığı ifade edildi. Son olarak iddianamede, örgütün fikir temelli bir yapı olarak kurulmuş olmasına rağmen, birçok üye ve yöneticinin kamu görevlisi olduğu; ancak bu kişilerin kamudaki resmi görevleriyle örgüt içindeki hiyerarşik pozisyonları arasında doğrudan bir bağ bulunmadığı vurgulandı.(DHA)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İstanbul - İBB'ye 'Yolsuzluk' soruşturması: İddianame 40'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi - 7 / Ek bilgilerle
İstanbul - İBB'ye 'Yolsuzluk' soruşturması: İddianame 40'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi - 7 / Ek bilgilerle
Ayşe GÜREL / İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 'Yolsuzluk' soruşturması kapsamında İBB iddianamesi hazırlandı.Hazırlanan iddianamede İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ile 105'i tutuklu 402 şüpheli yer aldı. İmamoğlu'nun 142 eylemle ilgili olarak, 828 yıl 2 aydan, 2 bin 352 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi.Hazırlanan iddianame 40'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
İddianamede Ekrem İmamoğlu'nun, 'Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma', 'Rüşvet' 'Suç Gelirlerinin Aklanması', 'Kamu Kurum ve Kuruluşları Zararına Dolandırıcılık' suçlarından, suç örgütünün kurucusu ve lideri olması dolayısıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/5’inci maddesi uyarınca örgütün faaliyeti çerçevesinde örgüt mensupları tarafından işlenen 'Kişisel Verilerin Kaydedilmesi', 'Kişisel Verileri Ele Geçirme ve Yayma', 'Suç Delillerini Gizleme', 'Haberleşmenin Engellenmesi', 'Kamu Malına Zarar Verme', 'Rüşvet Alma' 'Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma' 'İrtikap', 'Kamu Kurum ve Kuruluşları Zararına Dolandırıcılık', 'Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerini Aklama', 'İhaleye Fesat Karıştırma', 'Çevrenin Kasten Kirletilmesi', 'Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet', 'Orman Kanunu’na Muhalefet', 'Maden Kanunu’na Muhalefet' suçlarından, iddianameye konu olan 142 eylemle ilgili olarak cezalandırılması talep edildi.
'MADDİ MENFAATE DAYALI KURULDUĞU'
Hazırlanan iddianamede, Ekrem İmamoğlu liderliğinde kurulan 'İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü' nün silahlı olmadığı, maddi menfaate dayalı ve fikir amaçlı kurulduğu, bundan kaynaklı örgütün gerçekleştirdiği eylemlerinde daha çok kamunun kendilerine sağlamış olduğu gücü kullandıkları belirtildi. Ayrıca hem örgüte üyeliği bulunan şüphelilerin hem de örgütün oluşturduğu 'Sisteme' para aktaran şüphelilerin kendi çıkarlarının da örgüt çıkarlarıyla paralel nitelikte olmasından kaynaklandığı, 'Sisteme' doğrudan veya dolaylı olarak para aktarmak zorunda kalan mağdur kişilerin ise örgütün kamusal gücünden korktuklarının anlaşıldığı tespit edildi. İddianamede, liderliğini şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun yapmış olduğu suç örgütünün yöneticiliğini şüpheliler Murat Ongun, Ertan Yıldız, Fatih Keleş, Adem Soytekin, Murat Gülibrahimoğlu ve Hüseyin Gün’ün yaptığı bilgisi yer aldı. Öte yandan Tuncay Yılmaz, Mehmet Murat Çalık, Resul Emrah Şahan, Yakup Öner, Mustafa Akın, Cevat Kaya, Seza Büyükçulha ve Mehmet Pehlivan arasında herhangi bir örgüt yöneticisi olmaksızın doğrudan örgüt liderine bağlı hareket edip liderden almış oldukları emir ve talimatları yerine getirildiği tespit edildi. 'Suç örgütünün üye ya da yöneticilerinin bir kısmı, örgüt liderinde olduğu gibi kamu görevlilerinden oluşmaktadır' denilen iddianamede, örgütün yapılanmasının da kamu kurumları içerisindeki ilişkilerle oluştuğu ve kamunun sağlamış olduğu nüfuz ve kaynakları kullanarak örgütün büyümesinin gerçekleştiği, örgüt içerisindeki şüphelilerin örgüt içi hiyerarşik yapıdaki bulundukları pozisyonla örgüt üyesi ya da yöneticilerin resmi görevleri olan kamu kurumu içerisindeki görev tanımları arasında farklılıklar mevcut olduğu belirtildi.
'GELİRLERİN "SİSTEME" AKTARILDIĞI
Hazırlanan iddianamede, örgüt içerisindeki hiyerarşik yapıda yönetici pozisyonda bulunan şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun, Cebeci bölgesinde bulunan maden sahalarını 2019 sonrası örgüt lideri şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun bilgisi dahilinde satın almaya başladığı, 2021 tarihinden sonra ise İSTAÇ uhdesinde olan ve şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun tekelleştirdiği resmi hafriyat alanlarının İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kullandırılmayarak maden sahasının bulunduğu, hafriyat gelirlerinin şüphelinin şirket hesaplarına yatırılarak 'Sisteme' sokulduğu tespit edildiği yazıldı.Gülibrahimoğlu’nun, şüpheliler Hakan Karaniş, Hüseyin Köksal, Tuncay Yılmaz, İbrahim Bülbüllü ve Fatih Keleş ile çok yakın ilişkilerde olduğu iddianamede yer aldı. Diğer yandan şüpheli Murat Gülibrahimoğlu’nun üzerindeki malların bir kısmının İmamoğlu ve örgütün en etkin yöneticisi olan Fatih Keleş’e ait olduğu ve bu şekilde tıpkı örgüt yöneticilerinden Adem Soytekin gibi örgüt adına finansal sorumlu olduğu bilgisi yer aldı. Örgüt içerisinde yönetici pozisyonda bulunan şüpheli Adem Soytekin’in müteahhit olduğu, belediye içerisinde herhangi bir sıfat ya da sorumluluğu bulunmamasına karşın; örgütte yönetici pozisyonunda yer almasından ötürü İBB’ye bağlı iştiraklerden olan KİPTAŞ A.Ş.’ye ait çıkılan ihalelerin kimlere verileceği, ödemelerin nasıl ve ne zaman yapılacağı, ihaleye davet edilecek firmanın kimler olacağı, daire satışlarının serbest bırakılması gibi önemli süreçleri yürüttüğü tespit edildiği de aktarıldı.
'YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA BİLDİRİMDE BULUNULMUŞTUR'
İddianamede ayrıca, "Cumhuriyet Halk Partisinin ülke genelinde ve yerelde gerçekleşen seçimlerin güvenilirliğine ve seçmenin iradesini etkilemeye, demokratik düzeni etkilemeye yönelik, sistematik ve süreklilik arz edecek şekilde müdahalede bulunduğu anlaşılmakla, Cumhuriyet Halk Partisi hakkında Anayasa'nın 68 ve 69. maddeleriyle 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 101. ve devamı maddeleri uyarınca gereğinin taktir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığımızca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirimde bulunulmuştur" denildi.
'İHALELERİN HANGİ FİRMALARA VERİLECEĞİNİN BELİRLENDİĞİ'
İddianamede, Yakup Öner’in Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nde mühendis olmasına rağmen, İmamoğlu’nun sağladığı nüfuzla müdür Elçin Karaoğlu’na emir ve talimat verdiği, bu yolla 'Sisteme' ciddi miktarda para akışı sağladığı belirtildi. Hüseyin Köksal’ın, Murat Ongun ile birlikte hareket ettiği, Ongun’a Medya A.Ş. ve Kültür A.Ş. yönetiminde destek verdiği, kendisine veya ortak olduğu firmalara usulsüz ihaleler verildiği, böylece hem şahsına hem de örgütün 'Sistemi' ne menfaat sağladığı aktarıldı. Necati Özkan’ın, örgüt yöneticisi Hüseyin Gün ile birlikte 'Siyasal ve Askeri Casusluk' suçlaması kapsamında yargılandığı, uçtan uca şifreli mesajlaşma uygulamaları üzerinden yurtdışına bilgi aktardığı iddia edildi. Ali Sukas’ın, Ertan Yıldız ile birlikte hareket ettiği, Ağaç A.Ş. Genel Müdürü sıfatıyla Yıldız’dan aldığı talimatlarla ihalelerin hangi firmalara verileceğini belirlediği tespit edildiğine de yer verildi. Mehmet Pehlivan’ın, örgütün hukuk ekibinde yer aldığı, avukatlık görevine aykırı davranışlarda bulunduğu ve tutuklu bulunan bazı şüphelilere baskı yaptığı belirtildi. İbrahim Bülbüllü’nün, örgüt yöneticisi Fatih Keleş'e bağlı olarak hareket ettiği, örgütün kuruluşu olan Beylikdüzü döneminden beri aktif olduğu ve sonrasında kendisini Ekrem İmamoğlu’nun hukuk danışmanı olarak tanıttığı da aktarıldı. Bülbüllü’nün, müteahhitlerle irtibata geçerek rüşvet temininde aracılık yaptığı, örgüt adına parasal kontrol ve yönetimi sağladığı, bu yolla hem kendisine hem de örgüt sistemine maddi çıkar sağladığı ifade edildi. Son olarak iddianamede, örgütün fikir temelli bir yapı olarak kurulmuş olmasına rağmen, birçok üye ve yöneticinin kamu görevlisi olduğu; ancak bu kişilerin kamudaki resmi görevleriyle örgüt içindeki hiyerarşik pozisyonları arasında doğrudan bir bağ bulunmadığı vurgulandı.(DHA)
Kaynak: DHA
En Çok Okunan Haberler