TBMM Başkanı Kurtulmuş: Raporlama safhasına geçiyoruz (2)

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Raporlama safhasına geçiyoruz (2)

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:

'17 SAYFALIK RAPORUMUZU MECLİS BAŞKANLIĞIMIZA İLETTİK'

Daha sonra söz alan CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir, komisyonun Türkiye'de demokratik standartları yüceltmek, toplumsal barışı inşa etmek ve terörü kalıcı bir biçimde ortadan kaldırma göreviyle başladığını belirtti ve komisyonun hazırlayacağı raporun Türkiye'nin en temel sorunlarının çözülmesi hedefiyle hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Emir, komisyonun ilk toplantısında 29 maddeden oluşan bir metni komisyon başkanlığına ilettiklerini ancak Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının ihlal edilmeye devam edildiğini ve kayyım atamalarının sürdüğünü kaydederek, "Buna benzer birçok olumsuz gelişmeyi de ekleyerek 17 sayfalık bir raporumuz var. Biz hazırız. Bunu biz Meclis Başkanlığına ilettik. Ancak bilinmesini isteriz ki CHP, Türkiye'nin demokrasi, hukuk devleti, adalet, toplumsal barış, eşitlik gibi konularda her zaman en hazır siyasi partidir. Bu bağlamda hemen takdim edebileceğimiz çok daha geniş ve somut önerilerde bulunduğumuz teklifler de var" ifadelerini kullandı.

'KÜRT SORUNU ÇÖZÜMÜ İÇİN DEMOKRATİK SİYASET ORTAMI OLUŞTURULMALI'

Hazırladıkları raporun gerekçelerini paylaşan Emir, raporun birinci maddesinde AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanması için idari ve siyasi engellerin kaldırılmasını, ikinci maddede toplumsal barışın inşası için anayasa da düzenlenen hak ve özgürlüklerin yerine getirilmesi gerektiğini ifade etti. Emir, şöyle devam etti;

“Terörle Mücadele Kanunu'nda hukuki belirlilik ilkesine dayanması yani bu ilke olmadığı zaman keyfi uygulamalar, günlük uygulamalar, o günkü siyasi duruma göre yapılan uygulamalardan hepimiz şikayet etmeliyiz. İkinci maddenin ikinci fıkrası; 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun' yeniden düzenlenmesidir. Bilindiği gibi bu madde siyasi iktidarın duruma göre birilerine cezalandırmak için kullandığı ama gerçekten tahrik suçunu işleyenlerin cezasız kaldığı bir sürece dönmüştür. İkinci madde 3'ncü fıkra, otoriter yönetimlerden ithal edilen yasa tekliflerinin gündemden kalıcı olarak geri çekildiğinin açıklanmasıdır. Halkın haber alma hakkının önündeki erişimin engellemesi sorunu; Anayasa Mahkemesi’ne getirdik ve BTK'nın erişim yetkisi şu anda askıdadır. Kamuoyunda sansür maddesi olarak bilinen düzenlemenin kaldırılmasıdır. Buradaki kastımız dezenformasyon yasasıdır. 3'ncü madde; Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamının oluşturulmasıdır. Bu noktada önemli bir hususun altını çizmek isterim; biz burada 3 defa kapalı toplantı yaptık ancak kapalı oturumda söylenenler söylenmez ama söylenmeyenler söylenebilir. Adalet Bakanı kapalı oturumda süreçle ilgili neredeyse dişe dokunur hiçbir şey söylememiştir. Oysa artık Adalet Bakanlığının açıkça Türkiye'deki somut durumu, cezaevlerindeki durumları ve yasal çerçevenin nasıl değiştirilebileceğini komisyonla paylaşması gerekir."

Emir ayrıca raporda; kayyım uygulamasına son verilmesi, siyasetin yargı aracılığıyla dizayn edilmesi ve toplumsal muhalefetin sindirilmesi amacıyla anayasaya aykırı olan tutuklamalara ve davalara son verilmesi, insan haklarının geliştirilmesi ve korunması, kadın ve çocuklara karşı şiddetle etkin mücadele, yargı ve infaz sistemindeki antidemokratik ve insan haklarına aykırı uygulamalara son verilmesi, devletin inançlara karşı tarafsız olduğu bir düzenin hayata geçirilmesi yönündeki maddelerin yer aldığını ekledi.

'TERÖR ÖRGÜTÜ DAĞITILMADAN ADIM ATILMAMALIDIR'

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ise komisyon heyetinin terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin komisyon ve kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini dile getirdi. Aksakal, "Komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmaların sonunda yapılması planlanan yasal ve anayasal değişikliklerinin neler olduğunu komisyon üyeleriyle başlıklarıyla, genel çerçevesi itibariyle paylaşılmalıdır. Zira basın kanallarından öğrendiğimiz kadarıyla çalışmalar başlamış ve son aşamalarına kadar geldiği konuşulmaktadır. TBMM ile terör örgütü arasında bir tahteravalliye benzeyen, 'Önce sen adım at sonra ben atayım' tartışmasına son verilmeli. Terör örgütü mensupları ve uzantıları Kuzey Irak'ta silahları bırakıp örgütü dağıtmadan adım atılmamalıdır" diye konuştu.

'16 SAYFALIK RAPOR HAZIRLADIK'

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, 'Terörsüz Türkiye'nin milli ve tarihi bir hedef olduğunu aktararak, "Terörsüz Türkiye, birlik ve beraberliği tahkim etmiş bir ülkedir. Diktiğimiz barış fidanlarının fidelerinin meyvelerini inşallah hep birlikte toplayacağız. Provakasyon peşinde olanların hevesleri kursaklarında kalacaktır. Bu yüksek seviyeyi heba ve heder etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Aksi istikamette tavır ve tutumları, millet ve devlete yönelik direniş olarak yorumlamak kaçınılmaz olacaktır. Tarihi bir fırsat önümüzdedir, Terörsüz Türkiye isabetli ve kararlı bir politikadan ibarettir. Türkiye, bugün dirençli, güvenli bir seviyedir. Bu yüksek seviyeyi heba ve heder etmeye kimsenin hakkı yoktur. Bölücü terör örgütünden kaynaklı makus talihi gün be gün değişmektedir. Biz 16 sayfalık bir rapor hazırladık. Raporda; siyasi ve hukuki kararlar, daha çok hukuki kararlara yer verdik. Raporumuzda yer verdiğimiz değerlendirmeler, komisyonumuzun hazırlayacağı müşterek raporda elbette yer edinecektir ancak raporun yazılmasında, çıkarılmasında, Meclis'e sunulmasında fayda gördüğümüz kanun tekliflerini hep beraber Meclis'e göndereceğiz. Biz raporumuzu hazırladık ama bir daha gözden geçirmeye, kelime hatalarından dizaynına kadar yeniden ele almaya karar verdik yoksa hazır. Yasal düzenlemeler yapılabilmesi için sahadaki durumun yani silahların imha edilmesi, örgüt yapısının ve bağlı kuruluşlarının hangi başlık adı altında olursa olsun tamamıyla dağıtılmalı, devletin emniyet güçleri tarafından da bu hususun tespit edilmesi ve bu tespitlere binaen örgütün fiili varlığının sona erdiğini yetkililer ilan etmelidir. Sonra önümüzde ne kadar engel varsa, demokrasinin, kardeşliğin önünde ne kadar engel varsa el birliğiyle çözelim" değerlendirmesinde bulundu.

'SÜRECİ HIZLANDIRMAMIZ LAZIM'

Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, bütüncül bir yaklaşımla hareket edilmesi çağrısında bulundu ve raporda alınacak kararların cesaretle atılması gerektiğini aktardı. Kaya, "Eğer, 'Biz bekleyelim, örgüt bütün unsurlarıyla silahları bıraksın, ondan sonra biz düzenleme yapalım' dersek korkarım ki, istediğimiz sonucu istediğimiz hızda alamayacağımız bir süreci yaşarız. Bu bir pazarlık veya 'O bir adım atsın, ben bir adım atayım' demekten çok bizim özgüvenle işin sonuna kadar ki süreci düşünüp, planlayıp bir yol haritasını TBMM olarak başkasıyla bir pazarlık yapmaya ihtiyaç duymadan ortaya koymamız ve böylece bu süreci hızlandırmamız lazım. Dolayısıyla raporumuz da mutlaka bu bütüncül yaklaşımı, nasıl bir yasal düzenleme yapılması gerektiğine dair bir çerçeveyi bir hukuki altlık olarak ortaya koymamız gerekir. Buna dair kanaatlerimizi bizler de raporumuzda paylaşacağız" dedi.

'HER GÜN BU İŞİ SABOTE ETMEYE ÇALIŞAN PEK ÇOK KİŞİ VE KURUMU MAALEESEF GÖRÜYORUZ'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, hazırladıkları raporu 'siyasi tutum belgesi' olarak hazırladıklarını ve 9 bölümden oluştuğunu anlattı. Raporun birinci bölümünde, 'Terörsüz Türkiye' sürecine giden yol haritasını, komisyon çalışmalarına yer verdiklerini anlatarak, "Raporumuzda; 'Terörsüz Türkiye' ve 'Terörsüz Bölge'yi anlattık. Amacımızın sadece Türkiye'de terörün sona erdirilmesi ya da PKK'nın kendisini tasfiye etmesi değil çok daha ötesinde bölgenin terörden arındırılması hatta ülkenin ve bölgenin terör potansiyelinin sıfırlanması amacını vurgulamaya çalıştık. Raporumuzda ayrıca tespit ve tescil süreçlerinde her şeyden önce bir eşiğin belirlenmesi gerektiğini vurgulamaya çalıştık. Malumunuz terör örgütünün tasfiyesi ve tescil süreçleriyle ilgili 3 temel görüş vardı; 'Örgüt silah bıraksın sonra kanun çıksın' ya da 'Siz kanun çıkarın onlar da gelirler.' Bu ikisinin de olamayacağını biliyoruz. Onun yerine terör örgütünün kendisini feshettiğine devletin ilgili birimlerinin somut delillerle ortaya koyduğu yerde 'Gerekli kanun düzenlemeleri yapılabilir' demesi halinde Meclis'in kendi iradesiyle isterse bu kanunu çıkartabileceğini belirtmeye çalıştık. Bir diğer maddemizde kamu düzenini korumamız gerektiğinin altını çizdik. Zira her gün bu işi sabote etmeye çalışan pek çok kişi ve kurumu maalesef görüyoruz" ifadelerini kullandı.

'KAMU VİCDANINI İNCİTMEYECEK CEZAİ İNDİRİMLER DÜŞÜNÜLEBİLİR'

Raporda hukuki bir bölümün yer aldığını dile getiren Şen, "Bu bir hukuk metni değil, lakin hukuki bir yönü de olmak zorunda. Genel Kurul bir kanun çıkartmak isterse ona ilham verecek içerikler de bu metinde var. Eğer bir kişi örgüte yardım ve yataklık yaptıysa, örgüt üyesi değildir. Örgüt kendini feshettiyse, o tescil yapıldıktan sonra yardım ve yataklıktan suçlamak da düşer. Hüküm giymişse de aynı şekilde bu suçlar düşer. Bunlara '5 yıllık adli takip olması şartıyla' diye bir ibare koyduk, önerimiz bu şekildedir. Terör faaliyetlerine bulaşmış kişilerin içeride olanlarına ve halihazırda dışarıda yaşamını devam ettirenlere Türkiye'de bulunmaları halinde TCK'nın geçerli olacağı, ancak örgütün kendi varlığına son vermesi sebebiyle kamu vicdanını incitmeyecek cezai indirimler düşünülebilir, bu Meclis'in takdiridir. Kabaca hukuki bölüm böyledir. Topluma kazandırma ve demokratikleşme süreçlerinde bir taraftan kişilerin topluma kazandırılacağı iş, mesleki eğitim bütün kişilere devlet toplumsal destek vermeli, sivil toplum kuruluşları da devreye girmeli. Süreçler demokratikleşme adımlarının daha ileriye götürülmesi şeklinde devam etmelidir. Son maddede ise ekonomik rasyonalite kısmını ele aldık. Neler kaybettiğimizi biliyoruz ancak bir canın yanında bu rakamların hiçbir önemi yoktur. Ülkeye, bölgeye daha geniş anlamda neler yapılabilir bunun yolunu da ayrıca bulmak gerekir" diye konuştu.

'ANADİL HAKKI ANAYASAL GÜVENCE ALTINA ALINMALIDIR'

DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat ise raporda yer alan önerileri paylaşarak;

"Gözaltı ve tutuklama tedbirleri istisnai hale getirilerek yeniden düzenlenmeli, teknik takip, dinleme, arama, el koyma gibi kötüye kullanılmasının önüne geçecek şekilde tanınmalıdır. 'Türk Ceza Kanunu'nda suç ve suçluyu övmek, kanunlara uyup uymamaya tabidir. Halkı askerlikten soğutmak, halkı yanıltıcı bilgiyi yaymak, hakaret ve benzeri hükümler çoğu zaman muhalif kesimleri hedef alan suç tipleridir. Bu düzenlemelerin AİHM ve AYM ifade özgürlüğü kriterlerine göre kaldırılmalıdır. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ömür boyu sürmesine ilişkin hükümler, umut ilkesi gereği kaldırılmalı, ceza ve zaman aşımı süreleri özellikle Kürt sorunu bağlamında son 35 yıla göre yeniden düzenlemelidir. 'Terörün Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun', bu kanun bir cadı avına dönüştü. Bu kanun uluslararası sözleşme tanımlarının yanına 'Terörle Mücadele Kanunu' kapsamındaki bütün belirsiz suçları ekleyerek aşırı geniş ve öngörülemez bir hale gelmiştir. Hapishanedeki yakınlarına para gönderenlerin bile terörün finansmanı ile suçlanabileceği uygulamaları kabul edilemez buluyoruz. Özel görevli ağır ceza mahkemeler düşman hukuku ceza anlayışını kurumsallaştırmakta ve Kürt meselesi bağlamında siyasal hak ve özgürlük taleplerini minimalize etmektedir, o nedenle kaldırılmalıdır. Kürt sorunu özünde eşit yurttaşlık, anadili kültür hakkı meseledir. Kürt halkının anadilinde eğitim hakkının hukuk ve anayasa zemininde tanınmamış olması çatışma zeminini sürekli yeniden üretmiştir. Bu nedenle anadil hakkı, anayasal güvence altına alınmalıdır. Anadil hakkı, okul öncesinden üniversiteye kadar tanınmalıdır. Kayyum uygulamaları kaldırılmalıdır." (DHA)