İstanbul - Bakan Kacır: Biyoteknolojik ve genomik araştırmalara destekleri artıracağız

İstanbul - Bakan Kacır: Biyoteknolojik ve genomik araştırmalara destekleri artıracağız

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:

İrem Çağla ZİNCİRLİ-Fırat ALKIZ/İSTANBUL,(DHA)- İSTANBUL Kent Üniversitesi’nin hayata geçirdiği Üretim, Ar-Ge ve Dikey Tarım Merkezi’nin açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Sağlıkta yerli üretimi artırmak ve teknoloji kapasitemizi güçlendirmek Milli Teknoloji hamlemizin öncelikli hedeflerinden biridir. Nitekim bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde biyoteknolojik ve genomik araştırmalara tahsis ettiğimiz destekleri önemli ölçüde artıracağız. Etken madde, ilaç ve tıbbi cihazda yerli üretim kapasitelerinde sıçrama sağlayacak, kritik alanlarda dışa bağımlılığı azaltacağız. Ayrıca biyoteknoloji üretim programıyla TÜBİTAK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığımız eş güdümünde araştırma altyapılarını güçlendirecek, kamu alımlarını kaldıraç olarak kullanarak yerli biyoteknolojik ilaç üretimini kararlılıkla destekleyeceğiz” dedi.

İstanbul Kent Üniversitesi, sürdürülebilir üretim ve inovasyon hedefleri doğrultusunda hayata geçirdiği Üretim, Ar-Ge ve Dikey Tarım Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi. Kağıthane Kampüsü’nde düzenlenen törene Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Kent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Atsü, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Törende konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Toplumlar ilk çağlardan bu yana hakikati kavramak, hayatı kolaylaştırmak ve geleceği emniyete almak için bilimi önemli bir araç olarak gördü. İnsanlık, bilimin rehberliğinde gökyüzünü haritaladı, denizleri aştı, hastalıkların pençesini kırdı, üretimi dönüştürdü, şehirleri imar etti. Son 50 yılda katlanarak artan bilimsel bilgi ise imkan ve kabiliyetlerimizi bambaşka bir düzeye taşıyarak insanlığın önünde yeni ufuklar açtı. Ancak attığımız adımlar ufkumuzu genişletirken, beraberinde yeni sorunları, çetin problemleri ve ağır sınamaları da getirdi. Bu meydan okumalar karşısında çözümü, insanlık değerleriyle, adaletle, merhametle bilimin buluştuğu bir perspektifte arıyoruz. Diğer yandan, gün geçtikçe artan imkan ve kabiliyetleriyle bilimin aynı zamanda toplumsal dönüşümün, ekonomik sıçramanın ve stratejik bağımsızlığın asli dayanağı haline geldiği bir çağdayız” dedi.

Kacır, “Bugün yapay zekadan biyoteknolojiye, uzaydan temiz enerjiye kadar bilimin farklı sahalarında kapasite ve yetkinlik inşa eden ülkeler, sadece günümüzün değil, geleceğin dünyasını da şekillendirme gücüne sahipler. Bu doğrultuda, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, son 23 yılda daha müreffeh ve tam bağımsız bir Türkiye için bilimi ve teknolojiyi kalkınma stratejimizin omurgasına yerleştirdik. Altyapıdan insan kaynağına, Ar-Ge’den ticarileşmeye kadar her halkada güçlü atılımlar gerçekleştirdik. Üniversitelerimizle sanayimiz arasındaki sinerjiyi güçlendiren önemli adımlar attık. Üniversitelerimizdeki bilimsel bilginin ekonomik değere ve yüksek katma değerli ürünlere dönüşmesinde köprü vazifesi gören teknoparklarımızın sayısı, bundan 23 yıl önce yalnızca 2’ydi. Bugün fikirlerin ürüne, projelerin markaya dönüştüğü, nitelikli Ar-Ge çalışmalarının yürütüldüğü 113 teknoparkı kapsayan güçlü bir Ar-Ge ekosistemine sahibiz. Akademisyenlerin teknoparklarda hayata geçirdiği 2 bin 200 girişim bugüne dek 2 milyar dolardan fazla ürün ve hizmet satışı gerçekleştirdi” diye konuştu.

Kacır, “Eklemeli imalat, yerli ilaç ve aşı, sürdürülebilir tarım, elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi ve kuantum gibi stratejik alanlarda kurduğumuz 20 yüksek teknoloji platformu, Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileşmesine öncülük ediyor. 6550 sayılı kanun kapsamında faaliyet gösteren 12 ulusal araştırma altyapımız, kritik alanlarda yürüttükleri çalışmalarla sanayimizin ihtiyaç duyduğu alanlarda üst düzey Ar-Ge faaliyetlerini sürdürüyor. Sektör profesyonellerinden öğrencilerimizin ders almasına imkan sunduğumuz Sektör Kampüste programıyla, üniversitelerimizde verilen eğitimi sahadaki tecrübeyle buluşturuyoruz. Bugün de araştırma ekosistemimizin genç üyelerinden biri olan İstanbul Kent Üniversitesi’nde, araştırma, girişimcilik ve üretimi aynı çatı altında buluşturan üç önemli birimin yer aldığı entegre tesisin açılışını birlikte gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.

‘KOZMETİK VE TAKVİYE EDİCİ GIDA ÜRÜNLERİNE TALEP ARTIYOR’

Kacır, “Sağlıklı yaşam arayışının güçlendiği, kişisel bakım ve iyi oluş bilincinin yaygınlaştığı günümüz dünyasında kozmetik ve takviye edici gıda ürünlerine talep gün geçtikçe yükseliyor. Yapılan araştırmalar, her iki alanın toplam pazar büyüklüğünün 2030 yılına gelindiğinde 1 trilyon doları aşacağını gösteriyor. Özellikle tarımsal üretimimizi katma değere dönüştürecek yatırımlarla, bu alanda yerli ve milli üretim kabiliyetimizi güçlendirmek bizler için öncelik. Nitekim Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı ile 14 ilimizde yerel bitkisel ürünlerin katma değerini artırmaya yönelik yatırımlara ayrıcalıklı destekler sunma kararı aldık. Program kapsamında, illerimizin yerel bitkisel ürünlerini kozmetik, gıda takviyesi, ilaç etken maddesi ve kolajen gibi yüksek katma değerli ihracat ürünlerine dönüştürmeyi hedefleyen, toplam yatırım büyüklüğü 5,5 milyar lirayı bulan 24 proje başvurusu gerçekleşti” diye konuştu.

‘SAĞLIK SEKTÖRÜ EŞ ZAMANLI TEKNOLOJİK DEVRİMLERLE KAPSAMLI VE ÇOK HIZLI BİR DÖNÜŞÜM YAŞIYOR’

Kacır, “Entegre tesis bünyesinde yer alan ikinci altyapı ResearcKent. Sağlık sektörü eş zamanlı teknolojik devrimlerle kapsamlı ve çok hızlı bir dönüşüm yaşıyor. 1990’larda başlatılan İnsan Genom Projesi, 13 yılda 2,7 milyar doları aşan bir maliyetle insanoğlunun gen haritasını çıkarılmıştı. Bugün aynı çözümlemeyi 1000 doların altında bir maliyetle, çoğu zaman yalnızca bir gün içinde gerçekleştirebiliyoruz. Bu gelişme kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin önünü açarken yapay zeka ve dijital dönüşümle desteklenen yenilikçi sağlık hizmetleri daha erişebilir etkili odaklı çözümler sunuyor. Sağlıkta yerli üretimi artırmak ve teknoloji kapasitemizi güçlendirmek Milli Teknoloji hamlemizin öncelikli hedeflerinden biridir. Nitekim bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde biyoteknolojik ve genomik araştırmalara tahsis ettiğimiz destekleri önemli ölçüde artıracağız. Etken madde, ilaç ve tıbbi cihazda yerli üretim kapasitelerinde sıçrama sağlayacak, kritik alanlarda dışa bağımlılığı azaltacağız. Ayrıca biyoteknoloji üretim programıyla TÜBİTAK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığımız eş güdümünde araştırma altyapılarını güçlendirecek, kamu alımlarını kaldıraç olarak kullanarak yerli biyoteknolojik ilaç üretimini kararlılıkla destekleyeceğiz” diye konuştu.

Kacır, “Nanoteknoloji, hücre kültürü, mikrobiyoloji, ilaç ve polimer sentezinde yüksek ticaret potansiyeline sahip ileri çalışmaların yürütüldüğü ResearchKent, sağlık teknolojilerinde özgün ve yüksek katma değerli ürünler geliştirilmesi için uygun laboratuvar altyapısını, inanıyorum ki araştırmacılarımızla paylaşacak. Bu merkez, sağlık alanında milli üretim ekosistemimize güç katacak, yenilikçi fikirlerin laboratuvardan sahaya taşınmasına hız kazandıracak, araştırmacılarımıza küresel ölçekte rekabet edebilecek çözümler üretme fırsatı sunacak. İnanıyorum ki ResearchKent’in bu vizyoner modeli, Türkiye’nin biyoteknoloji ve sağlık teknolojilerinde kendi kendine yeten, ihracat kabiliyeti yüksek bir ülke olma hedefine bizi bir adım daha yaklaştıracak” dedi.

‘GIDA ARZI VE GÜVENLİĞİ ERTELENEMEZ BİR MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ OLMAYA DEVAM EDİYOR’

Kacır, “Entegre tesis bünyesinde yer alan üçüncü ve son altyapı ise GreenKent. Gıdaya erişim, tarih boyunca medeniyetlerin kaderini tayin eden bir unsur oldu. İklim krizi, pandemi, küresel göç ve bölgesel çatışmaların gölgesinde, gıda arzı ve güvenliği günümüzde de her ülke için ertelenemez bir milli güvenlik meselesi olmaya devam ediyor. Önümüzdeki dönemde tarım ve gıda güvenliğimiz için Ar-Ge ve inovasyonla vitesi yükseltecek, milli teknolojilerle üretimi daha dayanıklı hale getireceğiz. Dikey tarım uygulamaları, su ve enerji verimliliği yüksek yapısıyla, iklim risklerine dayanıklılık ve yıl boyu kesintisiz, izlenebilir üretimi mümkün kılmasıyla gıdaya sürdürülebilir erişim açısından önemli fırsatlar sunuyor” ifadelerini kullandı.

Kacır, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak Türkiye ekonomisinin yüksek teknoloji ve katma değer odaklı dönüşümünü desteklemeyi, ülkemizin nitelikli insan kaynağı havuzunu geliştirmeyi sizlerle birlikte sürdüreceğiz. Alın ve akıl teriyle yeşeren fikirlerin girişimlere, girişimlerin başarıya dönüşmesi için her türlü katkıyı sunmaya devam edeceğiz” dedi.

İstanbul Kent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Atsü de “Yeni akademik yılda Taksim ve Kağıthane yerleşkemize ek olarak öğretime başlayacağımız yaklaşık 120 bin metrekarelik bir alanda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Büyümeye devam edeceğiz. Eczacılık Fakültesi’nin ilaç ve kozmetik ürünler üretim tesisi örneği olmayan bir şey. Bu ölçekte bir örneği yok. Eğitim ve sanayi birlikteliğinin olduğu en önemli tesise ev sahipliği yapıyoruz. Ar-Ge ve teknoloji laboratuvarlarımız da mevcut. Burada biz her şeyi yapıyoruz” diye konuştu.